Friday, July 27, 2012

Ergün Diler- Kürt oyunu

Film çok daha önce başladı.

O kadar geriye gitmeye gerek yok...

Teröristbaşı Öcalan daha hala nedeni bilinmeyen bir şekilde paketlenip o zaman ki Ankara'ya sunuldu.

Dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı oturup birlikte "Alalım" kararı verdi.

Operasyonun büyüğü, paketi teslim edenler tarafından yapılıyordu.

Üzerinden Lazaros Mavros adına düzenlenmiş bir Rum pasaportu çıkan Öcalan, Kenya'dan alınıp geliniyordu. CIA'nın tek bir şartı vardı: Sakın idam etmeyin!
Paketi hazırlayanların kafasında, günü geldiğinde Apo'yu kullanma planı vardı. O gün ne zaman gelecekti kimse bilmiyordu!



Kürt oyununda en büyük ikinci operasyon yıllarca Batı tarafından beslenen SADDAM'a yapıldı.

Demokrasi Irak'a gelirken Saddam'a soracak değildi ya, kapıyı çalmadan girdi. İçerideki derin KESNİZANİ TARİKATI, ülkeyi kurşun sıkmadan ABD'ye teslim etti. Saddam'ın heykeline ip atıp devirenler bir süre sonra üçe bölünen ülkede birbirlerini devirmeye başladı. Zalim Saddam özellikle Kurban Bayramı sabahı 5 KÜRT gardiyan tarafından idam edildi. İdam haberi, cep telefonundan sızan görüntülerle dünyaya yayıldı. 5 Kürt gardiyan yeni dönemi haykırıyordu. Hem de Saddam'ın cesedinin başında Kürtçe olarak...

ABD, İngiltere ve İsrail neredeyse idam gününü BAYRAM olarak kabul edeceklerdi. Sevinmeyenler de vardı. Bunların başında Kaddafi geliyordu. Zaten o da bir süre sonra Arap Baharı'na kurban gidecekti.

Kaddafi'yi, Mübarek'i götüren Arap Baharı, Tunus'ta başladı.

Üniversite mezunu işsiz genç, ekmek teknesini polise kaptırınca kendini ateşe verdi. İsyan ateşi dalga dalga yayıldı. Tehlikeyi gören Türkiye, Tunus, Mısır ve Libya'da meydanları yönetti. İsmini bilmediğimiz kahramanlar isyan ateşini Türk Bayrağı ile söndürdü.

Artık her ülkenin sokaklarında Ay-Yıldız vardı.

Ancak Yeni Türkiye içerideki sorunları unutmuş değildi.

Hakan Fidan ve MİT'in o dönem iki numaralı ismi olan Afet Güneş, PKK ile Oslo'da masaya oturdu.

Siyasi irade Özal'ın hayatına mal olan PKK sorununu bitirmek istiyordu. MİT bir yandan PKK'nın devletleşme modelinin önüne geçiyor, bir yandan şehirleri kana bulayacak tonlarca patlayıcıyı ele geçiriyordu. Aynı masa etrafında defalarca bir araya gelindi. Devlet sorunun bitmesinden yanaydı.

Yakınlaşma arttıkça birileri KANDİL'i harekete geçirip PUSULARI konuşturuyordu!

Devletin kararlılığı sürünce görüşmeler sızdı. İngilizler'in hakemliğinde yapılan toplantının notları MOSSAD'a gelip oradan da Kürt sitelerine gidiyordu! Belli eller, KÜRT kartında değişiklik istemiyordu.

Türkiye'nin belini büken problemle yaşamasını arzu ediyordu. Bir de yıllar yılı unuttuğumuz Ortadoğu'da esen Türk fırtınasını görünce iyice telaşa kapıldılar.

Hakan Fidan, Afet Güneş ve MİT'çiler üzerinden Erdoğan'a saldırdılar. Ordu millet kaynaşmasını engellemek için ULUDERE faciasından sonra Genelkurmay Başkanı Özel'i hedef seçtiler. Amaç, içerideki birliği bozmaktı. Denediler ama yapamadılar...

Yine de pes etmediler...

Türkler'in Ortadoğu'ya inmesine engel çıkarmadılar. Ortak dinin ve dilin yeşermesine seyirci kaldılar.

Kendi isteklerinin yer aldığı pakete bizim istediklerimizi de koydular.

Bütün bunlar Türkiye'yi oyalamak içindi. İngilizler'in "Türkler herkesi kendileri gibi zeki sanıyor" sözü tekrar gerçekleşiyordu. Bu kadar karmaşık bir coğrafyada Ankara, bin bir seçeneği masaya yatırırken onlar sadece KÜRT kartını kaşıyordu.

Özal'ın, Demirel'in, Ecevit'in, Erdoğan'ın dost elini uzattığı Barzani yine yan çiziyordu. Öcalan içerideyken, o binlerce askerini Kuzey Irak'tan Suriye'ye gönderiyordu. Büyük Kürdistan hayalinin gereği olarak ilk adımını atıyordu. Bunu yaparken de Ankara'ya verdiği sözleri unutuyordu. Suriye'nin kuzeyinden İskenderun'a uzanmak istiyordu. Üçe bölünen Suriye'den ona düşen pay buydu!

Böylece petrolünü sıcak denize indirmiş olacaktı...

Aslında perde arkasındaki oyuncular her zaman olduğu gibi Barzani'yi yine yardımcı erkek oyuncu olarak seçmişti. Asıl dertleri ÖZERK bir Kürt yapısıydı. Ama Ankara, toprakları içinde böyle bir yapıya asla izin vermezdi. Bu nedenle Barzani üzerinden ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETME modeli devreye sokuldu.

Ancak unuttukları önemli bir şey vardı. Suriye Özgürlük Ordusu'nun içinde kimlerin olduğunu bilmiyorlardı. Kremlin, Suriye ordusunda Rus kadınla evli olan 1000 subaya, ABD satın aldığı adamlara güveniyordu. Fransızlar Esad ailesinin içindeydi. İngilizler her kapının arkasında, İsrail pusuda, Ruslar ise Tartus'ta...

Türkler hem Irak'ta, hem Suriye'de demir yumruktu. 40 bin asker, Suriye sınırında toprak altındaki üs'te emir bekliyordu.

Bu coğrafyada tek kural vardı:

Herkes kendi göbeğini kendi keser...

Şam'da Esad'ın üç adamını götüren bomba herkese mesajdı.

Bunu en iyi Barzani anlamalıydı.

Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına. Bakarsınız o da birkaç güne kadar yola gelir...

Bekleyelim bakalım...



http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/ergundiler/2012/07/27/kurt-oyunu

No comments:

Post a Comment